NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
16 - (3023) حدثنا
عبيدالله بن
معاذ العنبري.
حدثنا أبي.
حدثنا شعبة عن
المغيرة بن
النعمان، عن
سعيد بن جبير،
قال:
اختلف
أهل الكوفة في
هذه الآية:
{ومن يقتل مؤمنا
متعمدا
فجزاؤه جهنم} [4
/النساء /93]
فرحلت إلى ابن
عباس فسألته
عنها، فقال:
لقد أنزلت آخر
ما أنزل. ثم ما
نسخها شئ.
{16}
Bize Ubeydullah b. Muaz
El-Anberi rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti, (Dediki): Bize
Şu'be, Muğirâ b. Nu'man'dan, o da Saîd b. Cübeyr'den naklen rivayet çiti.
(Şöyle demiş):
Kûfeliler şu âyet hakkında
ihtilâf ettiler :
«Her kim bir mü'mîni
kasden öldürürse, onun cezası cehennemdir.» [Nisa 93] Bunun üzerine ben İbni
Abbas'a giderek kendisine onu sordum da: Bu âyet en son olarak indirildi. Sonra
onu hiç bir şey neshetmedİ, dedi.
17 - (3023) وحدثنا
محمد بن
المثنى وابن
بشار. قالا:
حدثنا محمد بن
جعفر. ح
وحدثنا إسحاق
بن إبراهيم.
أخبرنا النضر.
قالا جميعا:
حدثنا شعبة،
بهذا الإسناد.
وفي حديث ابن
جعفر: نزلت في
آخر ما أنزل.
وفي حديث
النضر: إنها
لمن آخر ما
أنزلت.
{17}
Bize Muhammed b. Müsennâ
ile İbni Beşşâr da rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Cafer rivayet
etti. H.
Bize İshak b. İbrahim
dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Nadr haber verdi. Her iki râvi demişler ki:
Bize Şu'be bu isnadla rivayet etti.
İbni Ca'fer'in
hadîsinde: «Bu âyet indirilenlerin en sonunda indi.» Nadr'ın hadîsinde ise : «O
indirilenlerin en sonundadır.» cümleleri vardır.
18 - (3023) حدثنا
محمد بن المثنى
ومحمد بن
بشار. قالا:
حدثنا محمد بن
جعفر. حدثنا
شعبة عن
منصور، عن
سعيد بن جبير
قال:
أمرني
عبدالرحمن بن
أبزى؛ أن أسأل
ابن عباس عن
هاتين
الآيتين: {ومن
يقتل مؤمنا
متعمدا فجزاؤه
جهنم خالدا
فيها}. فسألته
فقال: لم
ينسخها شئ.
وعن هذه
الآية:
{والذين لا
يدعون مع الله
إلها آخر ولا
يقتلون النفس
التي حرم الله
إلا بالحق} [25
/الفرقان /68] قال:
نزلت في أهل
الشرك.
{18}
Bize Muhammed b. Müsennâ
ile Muhammed b. Beşşâr rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Ca'ier
rivayet etti, (Dediki): Bize Şu'be, Mansur'dan, o da Saîd b. Cübeyr'den naklen
rivayet etti. (Şöyle demiş): Bana Abdurrahman b. Ebzâ, İbni Abbas'a şu iki
âyeti sormamı emretti:
«Her kim bir mu'mini
kasden öldürürse, onun cezası içinde ebedî kalmak şartiyle cehennemdir.» Bu
âyeti kendisine sordum da :
— Onu hiç bir şey neshetmedİ, dedi. Bir de şu
âyeti sordum :
«O kimseler ki, Allah'la
birlikte başka bîr ilâh'a dua etmezler ve Allah'ın haram kıldığı nefsi haksız
yere öldürmezler.» İbni Abbas:
— Bu âyet müşrikler hakkında indî, dedi.
19 - (3023) حدثني
هارون بن
عبدالله.
حدثنا أبو
النضر، هاشم
بن القاسم
الليثي. حدثنا
أبو معاوية
(يعني شيبان)
عن منصور بن
المعتمر، عن
سعيد بن جبير،
عن ابن عباس،
قال:
نزلت
هذه الآية
بمكة: {والذين
يدعون مع الله
إلها آخر}،
إلى قوله،
مهانا. فقال
المشركون: وما
يغني عنا
الإسلام وقد
عدلنا بالله
وقد قتلنا
النفس التي
حرم الله
وأتينا
الفواحش؟
فأنزل الله عز
وجل: {إلا من
تاب وآمن وعمل
عملا صالحا} [25
/الفرقان /70] إلى
آخر الآية.
قال: فأما من
دخل في
الإسلام
وعقله. ثم
قتل، فلا توبة
له.
[ش
(وعقله) أي علم
أحكام
الإسلام
وتحريم القتل].
{19}
Bana Harun b. Abdullah
rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû'n-Nadr Hâşim b. Kaâsım El-Leysî rivayet etti.
(Dediki): Bize Ebû Muâviye (yâni; Şeyban) Mansûr b. Mu'temir'den, o da Saîd b. Cübeyr'den,
o da İbni Abbâs'dan naklen rivayet etti. (ŞÖyîe demiş) : Şu âyet:
«O kimseler ki, Allah'la
birlikte başka bir ilah'a dua etmezler...» [Furkan 68] «Mâhânen» kavline kadar
Mekke'de inmiştir. Bunun üzerine müşrikler: Bize İslâm'ın ne faydası olur. Biz
Allah'a şirk koşmuş, Allah'ın haram kıldığı nefsi öldürmüş ve bütün kötülükleri
yapmışızdır, dediler. Allah (Âzze ve Ceîle) de :
«Ancak tevbe ve iman
edip, sâiih amel işleyenler müstesna!» [Furkan 70] âyetini sonuna kadar
indirdi. Ama İslâm'a girip, onun hükümlerini öğrendikten sonra öldürürse, onun
için tevbe yoktur.
20 - (3023) حدثني
عبدالله بن
هاشم
وعبدالرحمن
بن بشر العبدي.
قالا: حدثنا
يحيى (وهو ابن
سعيد القطان)
عن ابن جريج.
حدثني القاسم
بن أبي بزة عن
سعيد بن جبير،
قال:
قلت
لابن عباس:
ألمن قتل
مؤمنا متعمدا
من توبة؟ قال:
لا. قال فتلوت
عليه هذه
الآية التي في
الفرقان:
{والذين لا
يدعون مع الله
إلها آخر ولا
يقتلون النفس
التي حرم الله
إلا بالحق}،
إلى آخر الآية.
قال: هذه آية
مكية. نسختها
آية مدنية:
{ومن يقتل
مؤمنا متعمدا
فجزاؤه جهنم
خالدا}. وفي
رواية ابن
هاشم: فتلوت
هذه الآية
التي في
الفرقان: {إلا
من تاب}.
[ش
(نسختها آية مدنية)
يعني
بالناسخة آية
النساء: {ومن
يقتل مؤمنا
متعمدا}].
{20}
Bana Abdullah b. Hâşim
ile Abdurrahman b. Bişr El-Abdî rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Yahya (bu
zat İbni Saîd El-Kattan'dır), İbni Cüreyc'den rivayet etti. (Demişki): Bana Kaâsım
b, Ebî Bezze, Saîd b. Cübeyr'den rivayet etti, (Şöyle demiş): İbni Abbas'a
kasden bir mü'mini öldüren kimseye tevbe var mıdır? diye sordum :
— Hayır! cevâbını verdi. Bunun üzerine
kendisine Furkan süresindeki şu âyeti okudum:
«O kimseler ki, Allah'la
birlikte başka bir ilâha dua etmezler. Allah'ın haram kaIdığı nefsi de haksız
yere öldürmezler, ilâh...» İbni Abbas:
— Bu âyet Mekke'de nazil olmuştur. Onu
Medine'de nazil olan: «Her kim kasden bir mü'mini öldürürse, onun cezası ebedî
olarak cehennemdir.» âyeti neshetmiştir, dedi.
İbni Hişam'ın
rivayetinde: «Bunun üzerine Furkan süresindeki şu âyeti okudum : Ancak tevbe
eden kimse müstesna!..» cümlesi vardır.
İzah:
Bu hadîsi Buhârî
«Kitâbu't-Tefsir»'de; Ebû Dâvud «Kitâbu'l-Fiten»'de, Nesâî «Kitabu'l-Kısas»,
«Kitabu'l-Muharebe» ve «Kitabu't-Tefsir»'de muhtelif râvilerden tahric
etmişlerdir.
Kasden bir mü'mini
öldüren kimsenin tevbesi kabul edilip edilmeyeceği hususunda ulemadan birkaç
kavil rivayet olunmuştur.
Birinci kavle göre: O
kimseye tevbe yoktur. Bu kavil İbni Abbâs, Zeyd b. Sabit, Abdullah b. Ömer, Ebü
Hureyre, Ebû Seleme b. Abdirrahman (Radiyallahu anh) hazerâtı ile Hasan-ı Basrî
ve Dahhâk'den rivayet olunmuştur. Onlara göre âyet muhkemdir.
İkinci kavle göre kasden
mü'min öldüren kimsenin tevbesi kabul olunur. Ulemâ'dan bir cemâatin mezhebleri
budur. Bu kavilde îbni Ömer, İbni Abbas ve Zeyd b. Sabit hazerâtından rivayet
olunmuştur.
Üçüncü kavle göre:
Katilin işi Allah'a kalmıştır. Dilerse affeder. Dilerse tevbesini kabul etmez.
Hanefîler'le Şâfiîler'in ve bütün ehl-i sünnetin mezhebi budur.
Dördüncü kavle göre
âyetin mânâsı: «Şayet ceza verirse cezası cehennemdir.» demektir. Ebû Miclez'in
mezhebi budur. Hz. İbni Abbas'dan bu kavil dahi rivayet olunmuştur. Âyet-i
kerîmenin mensuh olup olmadığı ulemâ arasında ihtilaflıdır.